ÖĞRENMEYİ ÖĞRENME
Öğrenirken ders çalışmanın ne kadar önem arz ettiğini bundan daha önemli olanında verimli ders çalışma olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Fakat verimli ders çalışmadan daha önemlisi öğrenmeyi öğrenmektir. Her insanın öğrenme haritası tıpkı parmak izi gibi birbirinden farklıdır. Daha iyi öğrenebilmek için, öğrenmeyi nasıl gerçekleştireceğimizi bilmemiz gerekir.
Öğrenmenin amacı kişiye, konuya veya şartlara bağlı olarak değişir. Bununla beraber bir takım genellemeler yapmak mümkündür. İhtiyaçlarımızı karşılamak, etkinliğimizi arttırmak, koşullara daha iyi uyum sağlayabilmek, potansiyelimizi tümüyle kullanmak gibi sebeplerle bilgi, beceri ve davranışları kazanmak isteriz.
Öğrenme bir anda gerçekleşen bir olgu değildir, bir süreç içinde gerçekleşir. Öğrencinin uyarıcı durumuyla karşılaşması, onu fark etmesi, alması, işlemesi ve depolaması bu sürecin temel öğelerini oluşturur.
Öğrenme adım adım ilerleyeceğiniz uzun bir süreçtir. Öğrenmeyi öğrenmek için öncelikli olan, öğrenmeyi istemektir. Öğrenmeyi istemek, konu üzerinde yoğunlaşmayı ve dikkati ortaya çıkaracaktır. İkinci önemli konu, kendi çalışma alışkanlıklarınızı tanımak ve değerlendirmektir. Yani öğrenme haritanızı oluşturmaktır. Son olarak, öğrenmek istediğiniz konu için çalışma planı yapmanız gerekir.
Öğrenmenin en etkin yolu; kendini, öğrenme kapasiteni, başarı ile kullandığın ve kullanmaya ihtiyacın olan yöntemi, öğrenmek istediğin konuya olan bilgini ve ilgini bilmekten geçer.
En kısa zamanda elde ettiğimiz en basit bilgileri bile belirli bir süreci tamamlayarak öğreniriz. Bu süreçler gözlem ve algılama, anlama ve yorumlama, uygulama ve sınama, yansıtmadır. Öğrenme çizgisel değil dairesel bir süreçtir. Gözlem ve algılama aşamasında öğretenin tutumu ve kullandığı araç gereçler önemli bir rol oynar. Çoğu zaman konuyu ne kadar iyi anladığımızı uygulama esnasında öğreniriz. Öğrenmeye çalışılan konu şekil, grafik veya resim gibi görsel sembollerle birleştirilmelidir. Mümkünse renkli kalemler kullanılır. Böylece yaratıcı ve mantıksal fonksiyonların birbirini desteklemesi sağlanmış olur. Öğrenmek istenilen konu anlamlı gruplara ayrılmalı ve bu gruplar arasındaki ilişkiler görsel olarak sergilenmelidir. Konuyla ilgili örnek bulmaya çalışılmalı, gerekirse hayali örnek verilmelidir. Nesne ve olayların farklı boyutları arasında çarpıcı ve akılda kalacak ilişkiler kurulmalıdır.
Geçmişte bilgili insan, her şeyi bilen ya da başkalarının ürettiği bilgileri beyninde depolayan kişiydi. Bu nedenle geçmiş yüzyıllarda eğitim, daha çok var olan bilgi birikiminin, kültürel değerlerin ve yaşamsal becerilerin yeni yetişen kuşaklara aktarılması olarak görülmüştür.
Bugün ise bilgili insan; bilginin farkında olan, bu bilgiye ulaşmanın yollarını bilen, ulaştığı bilgiyi anlamlandırarak öğrenen, öğrenmiş olduğu bilgilerden yeni bilgiler üretebilen ve ürettiği bilgileri sorun çözmede kullanabilen kişi olarak kabul edilmektedir. Öyleyse insan beyni, öğrenilen bilgilerin yığmacı biçimde depolandığı bir yer değil; tersine etkin bir strateji merkezi olmalıdır. Bu nedenle eğitim, şu üç amaca yönelik bir süreç olarak anlaşılmalıdır:
1. Öğrencinin, mevcut ve gelecekteki eğitsel gereksinimlerinin farkına varmasına yardımcı olmak.
2. Kendi fiziksel ve zihinsel yeteneklerini ve sınırlamalarını, yani “öğrenme profilini” keşfetmesine yardımcı olmak.
3. Belirleyeceği eğitsel ihtiyaçlarının gerektireceği bilgi, beceri ve tutumlara yönelik davranışların, öğrenme profiline uygun yollarla ve bizzat kendisince kazanılmasına yardımcı olmak.
Bu üç amacın da “bilgi belleme” ye değil, “öğrenmeyi öğrenme” ye dayalı olduğuna dikkat edilmelidir.
07/01/2008
|